E-BÜLTEN HAKKIMIZDA KÜNYE ABONELİK
REKLAM İLETİŞİM İÇİNDEKİLER
tarlasera’nın Ocak sayısı, ilgi ve kazanç alanı tarım olan herkes için bambaşka bir dergi deneyimi sunuyor. İçeriğe göz gezdirin.
Aylık Tarım ve Kültür Dergisi tarlasera’ya abone olmak çok kolay! tarlasera’nın düzenli takipçisi olmak için tıklayın.
Sayfalarını keyifle çevirip bir çırpıda okuyacağınız tarlasera’nın son sayısı bir tıkla ayağınıza gelsin!
2015-10-10 06:37:33
Gülcü İsmail Efendi, ‘Bu topraklarda hiçbir şey yetişmez’ diyenlere inat Isparta’da gülyağı elde etmek için zorlu bir mücadeleye girdi. Bugün Isparta’nın gül tarımının başkenti olmasında da, dünya gülyağı sektöründe birinci sırayı almasında da Gülcü İsmail Efendi’nin ve 1880’li yıllarda başlattığı bu mücadelenin çok büyük payı var. Kuzey Yarımküre bitkisi olan gülün yazılı kaynaklara göre anavatanı Orta Asya. Bazı kaynaklara göre ise gülyağı ve gülsuyu, ilk olarak İran veya Hindistan’da üretilerek buradan Anadolu, Avrupa, Kuzey Afrika ve Doğu Asya’ya yayıldı. Gülün yeryüzündeki varlığı en az 35 milyon yıllık bir geçmişe sahip. İnsanlık tarihindeki yeri ve önemi ise antik uygarlıklar dönemine dayanıyor. Anavatanı olan Orta Asya’dan ticaret yoluyla dünyanın diğer bölgelerine ulaşan gül, güzel kokusu, tıbbi değeri ve beslenmedeki yeri dolayısıyla antik çağlardan beri efsanelere konu oldu. Ve güzel kokunun peşinde olanlar için de vazgeçilmeyen bir çiçek oldu her zaman. Gül kokusunu kalıcı yapmak için tarihte ilk yöntem antik çağlarda Mısır, Mezopotamya, Hint ve Çin gibi medeniyetler tarafından gül çiçeklerinin uygun yağlarda belli bir süre bekletilmesiydi. M.Ö. 3500’lere gelindiğinde ise belli metotlarla gül çiçekleri suda bekletilip süzüldü ve bu sular kullanıldı. M.Ö. 50’de insanlığın keşfettiği ‘ruhunu yakalamak’ usulü, yani damıtmayla elde edilen ürünler ortaya çıktı, bu da gülsuyu haline geldi. Son aşama da, bu gülsuyunun içindeki güzel kokulu yağ taneciklerini toplamak için çaba harcayarak gülyağı dediğimiz gül esansını elde etmek oldu. Isparta’da 19. yüzyılın sonlarında İsmail Efendi’nin girişimi ile başlayan ve günümüze kadar devam eden gülün serüvenine eşlik eden yazının tamamı tarlasera Ekim sayısında.
Yorumunuz Gönderildi
Yorum Yap
Başka yerde bulamayacağınız tarım ve kültür haberlerini düzenli olarak almak için aşağıdaki kutucuğa e-posta adresinizi yazın ve gönder butonuna tıklayın; tarlasera e-bülten adresinize gelsin!
Araştırmacılar, küresel iklim değişikliğinin Türkiye’de fındık tarımını Batı Karadeniz’e ya da yüksek rakımlı bölgelere doğru kaymak zorunda bırakacağını söylüyor.
Antioksidan özelikleriyle bilim insanlarının dikkatini çeken aronya, siyaha çalan kopkoyu mor rengini de bu yönüne borçlu. Meyve kısa bir süre önce adapte olduğu Türkiye topraklarında da üretimini hızla arttırıyor.
Tarım arazinizde ya da doğa yürüyüşlerinde rastladığınız yabani bir bitkiyi görür görmez tanımak ister miydiniz? PlantNet isimli akıllı telefon uygulaması bu zorlu görevi yerine getirmeye aday.
Düşük yağış oranları nedeniyle son 91 yılın en kurak dönemini yaşayan Trakya’da tarım arazilerindeki kayıplar ciddi boyuta ulaştı.
Yeni yılın ilk sayısını okurlarıyla buluşturan Aylık Tarım ve Kültür Dergisi tarlasera, bu ayki Kapak Konusu sayfalarında tüm yönleriyle toprak analizini inceliyor.