
Hollanda, 21. yüzyılın başlarında sadece lale bahçeleriyle değil, dünyanın en büyük tarım üreticilerinden biri olarak anılıyor. Bu başarının arkasında ise bir isim özellikle öne çıkıyor: Sicco Mansholt.
Bir çiftçi olarak başlayan yolculuk
Sicco Mansholt, kendi ailesinin çiftliğinde toprakla büyümüş bir isimdi. Tarımı yalnızca ekonomik bir faaliyet olarak değil, bir uygarlık meselesi olarak görüyordu. II. Dünya Savaşı sonrasında Hollanda’nın yeniden inşası sürecinde Tarım Bakanı olarak atanması hem ülkesi hem de kıta Avrupası için tarihi bir dönüşümün kapısını araladı.
Mansholt'un vizyonu, bilimsel tarım tekniklerinin benimsenmesi, mekanizasyonun yaygınlaştırılması ve küçük çiftliklerin kooperatifler aracılığıyla güçlendirilmesi üzerine kuruluydu. Bu politikalar sayesinde Hollanda, kısa sürede üretimi artıran, verimli, dünya pazarlarına entegre bir tarım ülkesi hâline geldi.
Avrupa’nın tarım mimarı: Ortak Tarım Politikaları
1958 yılında Avrupa Komisyonu Tarım Komiseri olarak atanan Mansholt, bugün bile Avrupa Birliği’nin en temel politikalarından biri olan Ortak Tarım Politikası’nı (Common Agricultural Policy - CAP) tasarladı. Bu sistem hem çiftçi gelirlerini korudu hem de gıda arzını garantileyerek ekonomik istikrarı sağladı. Hollanda, CAP'den en çok faydalanan ve sistemi en iyi optimize eden ülkelerden biri oldu.
Sürekli yenilik ve sürdürülebilirlik arayışı
Mansholt, kariyerinin ilerleyen dönemlerinde sadece verimlilik değil, aynı zamanda çevre dostu ve sürdürülebilir tarım modellerini de savunmaya başladı. Bugün Hollanda'nın sera teknolojilerindeki dünya liderliği, dikey tarım, su tasarrufu ve ekolojik tarım tekniklerindeki yenilikleri, Mansholt'un erken uyarılarının ve vizyonunun bir devamı niteliğindedir.
Sonuç: Bir ülkenin tarım çıkışı
Bugün Hollanda, yüz ölçümüne göre dünyanın en büyük ikinci tarım üreticisi olarak anılıyor. Bu inanılmaz başarı, yalnızca teknolojiye, altyapıya ya da coğrafyaya değil, bir vizyonere, Sicco Mansholt’un bilimsel ve insani tarım felsefesine dayanıyor.