
Türkiye’de ilk buğday hasadı Adana’da başladı. Ancak üretici, fiyat belirsizliğinin gölgesinde mahsulünü biçiyor. Kuraklık ve don özellikle İç Anadolu ve Güneydoğu’da verim kayıplarını artırırken, üretim geçen yılın gerisinde kalacak.
Toprak Mahsulleri Ofisi'nin Nisan Raporu’na göre üretim, geçen yıla göre daha düşük seviyelerde olacak. Ülke genelinde hasat başlarken, özellikle İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri'nde yüzde 40-50'ye varan verim kayıpları dikkat çekiyor. Bunun temel nedeni olarak uzun süren kuraklık ve yer yer yaşanan zirai don gösteriliyor.
Üretici tarafında ise gözler açıklanacak alım fiyatlarında. Adana’daki üretici kuruluşlar, 2025 buğday üretim maliyetini 11,85 TL/kg olarak hesapladı ve alım fiyatının 16-20 lira bandında olmasını talep etti. Ancak bu yıl planlı üretime geçiş nedeniyle fark ödemesi (prim) desteği açıklanmayacak; yalnızca tek bir alım fiyatı ilan edilecek. Bu durum, gelir belirsizliğini artırıyor. Fiyatların Haziran ilk hafta açıklanması bekleniyor.
Bölgelere göre tahmini verim profili
- İç Anadolu: Kimi kıraç alanlarda ciddi kuraklık etkisi var. Verim kayıpları yüzde 40’a kadar çıkıyor.
- Güneydoğu Anadolu: Diyarbakır, Şanlıurfa, Gaziantep gibi illerde kuraklık kaynaklı kayıplar söz konusu.
- Karadeniz: Ekim alanlarında artış var ancak yüzde 100'e yaklaşan yağış artışı, ürün kalitesini riske sokabilir.
- Ege ve Akdeniz: Orta düzeyde kayıplar bekleniyor; dane arpasında yüzde 15-20 arası verim düşüşü öngörülüyor.
- Marmara: Verim açısından daha avantajlı ancak yüksek nem risk faktörü oluşturuyor.

Rekolte tahmini bir önceki yılın altında
Ulusal Hububat Konseyi, Türkiye’nin buğday üretimini 18,65 milyon ton olarak tahmin ederken; ABD Tarım Bakanlığı bu rakamı 19 milyon ton olarak öngörüyor. Her iki tahmin de 2024’e göre daha düşük seviyeleri işaret ediyor.
Türkiye’nin buğday politikası, devletin fiyat belirleyici rolüne dayanıyor. Ancak bu model, geciken açıklamalar nedeniyle pazarlama sürecini sekteye uğratıyor. Avrupa’nın en büyük buğday üreticisi olan Fransa’da ise fiyatlar piyasa temelli oluşuyor: Çiftçiler ürünlerini kooperatifler veya özel birlikler üzerinden Euronext gibi borsalarda işlem gören fiyatlara paralel olarak satıyor. Devlet, doğrudan alım fiyatı açıklamıyor; bunun yerine gelir garantileri, sigortalar ve çevresel desteklerle üreticiyi koruyor.
Ayrıca Fransa’da üretici, sezon başlamadan önce fiyat riskini forward kontratlarla bertaraf edebiliyor. Türkiye’de ise çiftçi, açıklanacak fiyatı beklemek zorunda. Bu durum özellikle küçük üreticilerin pazarlık gücünü ortadan kaldırıyor.
Alım fiyatları gelecek sezonu da belirleyecek
Hasadın görece düşük verimle başlaması, alım fiyatının belirleyici rolünü daha da artırıyor. Üretici, bir an önce net fiyat açıklaması beklerken; politika yapıcıların maliyet-fiyat dengesi konusunda alacakları kararlar, yeni sezonun ekonomik dengesini doğrudan etkileyecek. Şeffaf fiyatlama, güçlü kooperatifçilik, gelir sigortaları ve üretici odaklı piyasa düzenlemeleri kritik önem taşıyor.