
Yüzyıllardır sofralarımızın vazgeçilmezi olan susam, yalnızca simidin üstünde değil, tahin, helva ve çok sayıda geleneksel yemeğin içinde hayat buluyor. Ancak şaşırtıcı bir gerçek var: Türkiye bu kadar yoğun susam tüketmesine rağmen, kendi ihtiyacını karşılayamıyor. Her yıl binlerce ton susamı dışarıdan satın almak zorunda kalıyoruz. Peki neden?
Afrika ve Asya lider
Dünya genelinde susam üretimi yaklaşık 8 milyon tonu buluyor. Başlıca üretici ülkeler, 1 milyon tonun üzerinde üretim ile Sudan, her biri 600-700 bin ton civarında üretim ile Myanmar ve Hindistan, 400-500 bin ton arası yıllık üretim ile Tanzanya ve Nijerya. Özellikle Afrika ülkeleri, susam ihracatında lider konumda. Susamın küresel ticaretinde en büyük ithalatçılar ise Çin, Japonya, ABD ve Türkiye.
Üretiyoruz ama yetmiyor
Türkiye’de susam üretimi yıldan yıla dalgalanıyor, ancak genel ortalama 20-30 bin ton seviyesinde kalıyor. Oysa yıllık tüketim yaklaşık 150 bin ton! Yani tüketilen susamın yüzde 80’inden fazlasını ithal ediliyor. İthalat yaptığımız başlıca ülkeler ise Sudan, Hindistan, Nijerya ve Etiyopya.

Türkiye’de neden yeterince susam yetiştirilmiyor?
Susam zahmetli bir ürün. Ekimi, büyümesi ve özellikle hasadı yoğun iş gücü gerektiriyor. Makineleşme sınırlı olduğu için susam hâlâ çoğunlukla elle toplanıyor. Üretici, bu zahmete karşın daha yüksek getirili ürünlere yöneliyor.
Verimli susam üretimi için sulama şart. Ancak Türkiye'de birçok bölgede sulama altyapısı yetersiz ve bu da üretimde dalgalanmaya yol açıyor.
Dünya susam fiyatları aşırı dalgalı. Üretici her yıl fiyat belirsizliğiyle karşı karşıya kalıyor.
Türkiye için bir çıkış yolu var mı?
Evet, hem de büyük bir fırsat var! Türkiye'nin susam üretiminde kendine yeterli hâle gelmesi bir hayal değil hatta doğru adımlarla büyük bir fırsata çevrilebilecek bir hedef. İşte nedenleri:
Yüksek katma değer potansiyeli
- Susam, sadece hammadde olarak değil; tahin, helva, susam yağı gibi işlenmiş ürünlerle çok daha yüksek katma değer yaratıyor.
- Özellikle tahin ihracatı Türkiye için hızlı büyüyen bir alan.
Organik tarımda avantaj
- Avrupa ve ABD gibi pazarlarda organik susama olan talep patladı.
- Türkiye’nin iklimi ve küçük ölçekli üretim yapısı, organik üretim için çok uygun.
- Organik susam, geleneksel susama göre %40-60 daha yüksek fiyatla satılabiliyor.
İklim ve toprak avantajı
- Türkiye’nin Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri, susam için dünyadaki en ideal iklimlere sahip.
- Doğru tohum ve sulama sistemleriyle bu bölgelerde verim katlanabilir.
Yerel istihdam yaratımı
- Susam tarımı, özellikle kırsal alanlarda kadın istihdamını artırabilecek bir fırsat.
- Geleneksel yöntemlere uygun ama teknolojiyi destekleyen projeler kırsal kalkınmayı hızlandırabilir.
Doğru tarım politikalarıyla kapı açılabilir
Bugün Türkiye, susamı ithal eden bir ülke konumunda. Ancak bu tablo değişebilir. Modern tarım teknolojileri, sulama altyapı yatırımları, tohum ıslah çalışmaları ve üretici destek programları ile Türkiye hem kendi ihtiyacını karşılayabilir hem de susamda ihracatçı konumuna yükselebilir.
Özellikle organik susam üretiminde doğru stratejiler belirlenirse, Türkiye dünya pazarında çok daha güçlü bir aktör hâline gelebilir. Küçük bir tohumun açacağı büyük kapılar, doğru tarım politikalarıyla mümkün. Susam sadece geleneksel sofralarımızın değil, geleceğimizin de gizli anahtarı olabilir.