Adana’da modern yöntemlerle narenciye tarımının en iyi örneklerinden birini veren Refik Yenice, “Üreticiyle nihai tüketici arasındaki hat tamamen profesyonel yöneticilerden oluşmalı” diyor.
Tarım birbirinden çok farklı yaşam öykülerinin kesiştiği bir sektör. Bu tanımlama elbette başka uğraş alanları için de yapılabilir. Ancak bu onun belli bir dönem için “popüler” ya da “kârlı” bir iş olmasından değil, evrenselliğinden, insana dair en köklü uğraş alanlarından biri olmasından kaynaklanıyor.
Bu durum Türkiye için de geçerli. Üretici nüfusun önemli bir kısmı için atadan miras olarak gelen bir uğraş olsa da, bazen ani bazen de son derece planlı bir kararla bitkisel üretime tamamen “dışarıdan” giriş yapanların sayısı artıyor. Her iki durumda da başarılı ya da başarısız öykülere rastlamak mümkün. Öykünün gidişatını belirleyen şey ise profesyonellik.
Aile işletmesine uzman dokunuşu
Ancak bir de üçüncü bir profil var: Aile mesleği tarım olsa da kendi eğitim ve uzmanlık alanı farklı olan, ancak aklını ve emeğini bir süre sonra tarımsal üretime yönlendirmeye karar verenler. Onlar hem toprakla yakın temas halinde olabilmenin, hem de kendi alanlarındaki uzman yaklaşımlarını tarımda kullanabilmenin avantajına sahip oluyorlar.
Refik Yenice de bu isimlerden biri. Lisans eğitimden makine mühendisi olarak mezun olduktan sonra işletme yüksek lisansı yapan Yenice, bir süre bu alanda çalıştıktan sonra, Adana’da 3 kuşaktır ailesinin işlettiği üretim tesisisin başına geçiyor. Dünya tarımı ile teknolojiyi yakından takip ettiği ve pazarlamada fark yarattığı 16 yılın sonunda ise narenciye, soya ve tahıl ürünlerinin yetiştiği 2 bin 300 yüz dönümlük bir başarı hikayesi ortaya çıkıyor.
Tarıma başlama hikayenizden bahseder misiniz? Üretici olmaya nasıl karar verdiniz?
Üretici olmaya karar verme konusundaki en büyük desteği kendi ailemden aldım. Üniversite eğitimini yeni tamamlamış bir genç olarak bu sorumluluğu bana vermeleri hikayemin başlangıç noktası oldu. Önceden kazancı nispeten daha düşük, tarla ziraatı ağırlıklı üretim yapmaktaydık. Benim düşüncem ise bahçe ziraatının daha kazançlı ve sürdürülebilir olduğuydu. Böylelikle neredeyse her yıl yeni bir narenciye tesisi kurmaya ve ürünleri çeşitlendirmeye başladık.
Üretimde ne gibi teknoloji ve ekipmanlardan faydalanıyorsunuz?
Teknolojiye çok meraklı bir makine mühendisi olarak teknolojik yatırım benim olmazsa olmazım. Örneğin narenciye tesis edilecek arazinin toprak işlemesi GPS kontrollü traktörler vasıtasıyla yapılıyor. Sulama ve gübreleme uzaktan erişimli bilgisayar kontrollü damla sulama sistemiyle araziye yerleştirilmiş sensörlerden gelen verileri kullanarak gerçekleştiriliyor. Drone vasıtasıyla periyodik gözlem yapabiliyoruz. Narenciye ağaçlarının budaması da zorunlu el işçiliğinin yanı sıra budama makineleriyle hallediliyor.
Narenciyede çeşit seçimi aşamasında nasıl bir yol izliyorsunuz?
Seçtiğimiz narenciye çeşitlerinin tamamı dış pazara yönelik. Narenciye çeşitleri değişen tüketim alışkanlıkları ile zaman içerisinde farklılaşıyor. Üreticinin kazanç elde edemediği bir ürünü söküp başka bir çeşidin fidanı ile değiştirmesi tabii ki çok masraflı, ancak orta vadede bakıldığında kazançlı bir üretim yapabilmesi için başka alternatifi de yok. Bu konuda damla sulama yatırımı, sertifikalı fidan kullanımı gibi devlet desteklerinden faydalanmak en iyi çözüm.
Yurt dışında tarıma dair takip ettiğiniz yenilikler veya rol model aldığınız kişiler var mı?
Tarım teknolojilerindeki yenilikleri takip etmek açısından fuarlar çok faydalı oluyor. Zaman yaratabildikçe yurtdışı fuarlarını ziyaret ediyorum. Üreticiliğe başladığım yıllarda, alet ve ekipmanların çoğunu yurt dışı fuarlarından bizzat getirtiyordum. Şimdi ise genişleyen bayi ağı sayesinde yurt dışı menşeli çoğu firmanın Türkiye’de bayisi bulunuyor. Bu sayede güncel teknolojilere ulaşmak mümkün olabiliyor. Ürün verimliliği ve kalitesine direkt etki eden teknolojik yatırımlar üreticilerin önem vermesi gereken konular arasında ilk sırada. Güncel kalmak her üreticinin en önemli görevi.
Tarım sektörü ve üreticilik nasıl daha saygın ve gençler için de tercih edilebilir bir alan haline gelir sizce?
Gençler kısıtlı sermayeleriyle tarım sektöründe rol almaya tabii ki soğuk bakıyor. Yaş ortalaması yükselen, eğitim durumu sınırlı üretici portföyü ile de teknolojik altyapıyı doğru ve etkili kullanabilen, bir başka deyişle güncel kalabilen üretici sayısı sınırlı kalıyor. Üretici ile nihai tüketici arasında da çok yoğun bir bilgi kirliliği var. Bu hattın tamamen profesyonel yöneticilerden oluşturulması, kooperatifler yardımıyla dış ve iç pazarın isteklerine uygun üretim yapılmasına odaklanılması ve bu isteklere göre sürekli ve standart bir üretime geçilip üreticinin de maddi kaygılar yaşamaması bu mesleği seçmek isteyen gençlere yönelik en önemli proje.